DOLAR

38,0822$% 0.31

EURO

42,6439% 0.01

STERLİN

49,4348£% 0.34

GRAM ALTIN

3.883,20%0,33

ÇEYREK ALTIN

6.411,00%0,28

BİTCOİN

3032578฿%-4.18082

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul PARÇALI AZ BULUTLU
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Şehri Anlarken: Mahalle II

ŞEHRİ ANLARKEN: MAHALLE II

            Bu yazımda da Anadolu’da büyük eserler bırakan Selçuklular zamanındaki mahalleyi inceleyeceğim. Selçuklularda mahalle nasıl kurulurdu? Nasıl yönetilirdi? Demografik yapısı nasıldı? Kısaca bunlardan bahsedeyim.

            Orta Asya’dan Anadolu’ya gelen Türkler, yaptıkları savaşlar ile Bizans şehirlerini fethetmeye başladılar. Hakimiyeti altına aldıkları bu şehirlerde zamanın savaş kuralları gereği ilk olarak gayrimüslimlerin en büyük mabetlerini camiye çevirirlerdi. Hemen hemen Anadolu’nun bütün şehirlerinde bu şekilde kiliseden cami veya mescide çevrilen tarihi yapılara rastlamak mümkündür. Daha önceki yazımda da bahsettiğim üzere Hz. Peygamber’in “salih mesken” hadisi uyarınca mabedlerin çevresindeki meskenlere de halk yerleşirdi.

            Selçuklular’da ve (daha sonraki yazılarda da değineceğim üzere) Osmanlılar’da mahallerin kuruluşunda etkili olan faktörlerin başında tekke ve zaviyeler gelmektedir. Bu yapı kırsal yerleşim olan köyde de şehir yerleşimi olan mahallede de aynı şekilde hayata geçmekteydi. Ahi zaviyelerinin ve Kalenderhanelerin çevresine birer mahalle inşası sıkça rastlanan bir durumdu. Örneğin Kayseri ve Konya’da birer Kalenderhane Mahallesi bulunurdu ve bunlar görece olarak şehrin biraz daha dışındaydılar.

            Dönemin adeti olarak şehirler sur içerisinde yer alan kapalı bir düzendeydi. 12. asırdan itibaren ise şehirler sur dışına doğru yayılmaya başladı. Şehri fetheden Türkler, ilk önce şehrin merkezine yerleşirlerdi. Hemen burada meraklısı için Anadolu’da tespit edilebilen ilk sur dışı yerleşmenin Kayseri’deki Kölük/Güllük Mahallesi olduğunu da ek olarak ifade edeyim. Sivas, Konya ve Ankara’da da benzer mahallelerin varlığı bilinmektedir. Kayseri’de Kalenderhane, Neseb Hatun; Amasya’da Subaşı, Mesudiye; Sinop’ta Mescid-i Taybuğa; Malatya’da Atabey; Ankara’da Kızılbey Mahalleleri Selçuklu mahallesi olarak kabul görmektedir.

            Selçuklu şehirleri 10 ya da 15 mahalleden oluşurdu. Bu mahalleler de 30 en fazla 40 haneden meydana gelirdi. Zaman içerisinde artan nüfus ve hane sayısı ile birlikte mahalleler hem bölünmek suretiyle hem de yenilerinin oluşmasıyla çoğalmıştır. Evliya Çelebi Karaman’da 1671’de 32 mahalle olduğunu bahsederken, Osmanlı belgelerinden 1500’lü yıllarda Kayseri’de 72 ve 144 haneli mahallelerin olduğu anlaşılmaktadır. Mahalleleri bu kadar kalabalık yapan başlıca etkenin Selçuklular ve Osmanlılar zamanında uygulanan tekke ve zaviyelerin etrafında kurulan mahallelerin sakinlerinin bazı vergilerden muaf tutulması olduğu da söylenmektedir.

            Müslümanlar ve gayrimüslimler kendilerine ait mahallelerde ikamet ederlerdi. Konya’daki Alaeddin Tepesi’nin kuzeyinde Türklerin, güneyin de ise Rumların yaşadığı ifade edilmektedir. Rumların ve Ermenilerin de aralarındaki ihtilaflar nedeniyle ayrı ayrı mahallelerde oturduğu da tespit edilmiştir. Ama zaman içerisinde bazı mahallerde Müslümanlar ile gayrimüslimler birlikte yaşamaya başlamıştır. Mahallelerdeki dini ve etnik anlamdaki bu çeşitlilik  sosyo-ekonomik açıdan da söz konusuydu. Mahalle sakinleri arasında gelir seviyesi yüksek olan da vardı imarethaneden aldığı yardımla hayatını devam ettiren de. Esnaf ve zanaatkar ile idarecinin aynı mahallede oturması yadırganır bir durum değildi.

Bu mahallelerdeki camilerin imamı ya da tekkenin şeyhi oranın yöneticisiydi. Devlet tarafından görevlendirilen imamlar cemaate namaz kıldırmanın yanında vakıf eserlerinin imarından da sorumluydu. İmam ve şeyhten ayrı olarak “iğdiş” denilen ve görevi devlet ile halk arasındaki ilişkide önemli paya sahip bir halk temsilcisi vardı.

Selçuklu mahallesi konusuna burada bir nokta koyuyorum. Osmanlı mahallesini incelemeye başlayacağım bir sonraki yazıda buluşmak üzere hoşçakalın.

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Olgusal dünyadan metaverse aleme: Dijital sosyoloji

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0