DOLAR

38,0937$% 0.3

EURO

42,7680% -0.01

STERLİN

49,4639£% 0.4

GRAM ALTIN

3.883,62%0,34

ÇEYREK ALTIN

6.414,00%0,31

BİTCOİN

3035756฿%-3.71908

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul PARÇALI AZ BULUTLU
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Şehri anlarken: EV-1

Şehri anlarken: EV-1

Kanaatime göre şehri anlamak için önce onu oluşturan temel öğe olarak “ev”i ve yine onu tasarlayan, inşa eden, geliştiren ve yaşayan parçası “insan”ı anlamak gerekir. İnsan üzerine çalışmalar başka başka alanların konusu olduğu için o başlığı ilgililerine havale ediyorum. (Gerçi şehri anlatırken insandan kaynaklı ekonomi, yönetim, sanat gibi bazı alanların üzerinde duracağım.) Ben bu yazıda ve bundan sonraki birkaç yazıda “ev” mercek altına alacağım.

Geçtiğimiz günlerde kaybettiğimiz Prof. Dr. Doğan Kuban’ın Türk Ahşap Konut Mimarisi kitabının giriş bölümünde Oswald Spengler’in şu ifadelerine yer vermektedir: Bir ırk ifadesi en saf şekliyle evde somutlaşır. Çünkü ev, varoluşun anlaşılması güç sürecinde şekillenir. Bu bağlamdan bakıldığında gerçekten de evin insanoğlu dünyaya geldiği ilk anından günümüze kadar gelen süreçte hep bir ihtiyaç olduğu görülmektedir. Yaratılış inancında Hz. Adem’in dünyaya geldikten sonra ilk evi (Kabe) inşa ettiği ifade edilmektedir. Yani ev insanlık tarihi kadar eski bir mekandır.

Avcı–toplayıcı dönemde de insanlar mağaraları kendilerine birer barınak–korunak olarak kullanmışlar. Yani mağaraları kendilerine ev edinmişlerdir. Zaman içerinde insanlar -özelde de Türkler- göçebe hayatın bir sonucunda ev olarak çadırları kullanmışlardır. Günümüzde kullandığımız evleri ise yerleşik hayata geçişe borçluyuz diyebiliriz.

Ev geçmişte temel bir ihtiyacı yani barınmayı ve korunmayı temel alarak inşa edilmişti. Dolayısıyla sadece ve sadece bu en temel ihtiyacı karşılaması insanlar için yeterli bir özellikti. Mağara da çadır da bu bağlamda incelenmelidir. Çünkü ikisi de barınma ve korunma haricinde başkaca bir özelliğe sahip değildi.

Türklerde toyların çadırlarda yapılması bir yönetsel özelliğin olduğuna işaret değil midir? Diye sorulabilir. Evet öyledir. Ama toyların yapıldığı çadırlar aynı zamanda bey-kağan-hakanın ailesi ile birlikte yaşadığı yerlerdir. Dolayısıyla çadır eski Türklerde de sadece temel olarak barınma-korunma yerleridir.

“Ev”i incelemeye devam edeceğimiz bir sonraki yazıda buluşmak üzere sağlıcakla kalın.

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Kocaeli’nde büyük keşif: Dünyada kemik ve eşyalarla bulunan ilk lahit

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0