DOLAR

38,2552$% 0.34

EURO

43,8333% 0.15

STERLİN

51,0885£% 0.12

GRAM ALTIN

4.075,24%0,33

ÇEYREK ALTIN

6.682,00%0,64

BİTCOİN

3211028฿%-1.14129

İmsak Vakti a 02:00
İstanbul PARÇALI AZ BULUTLU 13°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
  • Yerel Analiz
  • Gündem
  • Erdoğan: Ülkemizde muhacir olarak bulunan insanları asla geri itmeyiz

Erdoğan: Ülkemizde muhacir olarak bulunan insanları asla geri itmeyiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz onları asla silah dayayarak düşmana temsil etmeyiz. Ülkemizde muhacir olarak bulunan insanları geri itmeyiz." dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin genel merkezinde Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı’nda konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar:

Önümüzdeki yaklaşık 1 yıllık süreyi en güzel şekilde değerlendirerek 16’ncı seçim zaferimize hep birlikte ulaşacağız.

Elbette her seçim önemlidir. Her seçim tarihidir, her seçim kritiktir. Hatırlayınız 2002 Kasım seçimleri ülkemiz için tarihi bir dönüm noktasıydı. Hatırlayınız 2007 seçimleri, vesayetle mücadelemizle yeni bir safhaya geçmemizi sağlamıştı. Hatırlayınız 2011 seçimleri eser ve hizmet siyasetimizi zirveye taşımıştı. Yine hatırlayınız 2015 seçimleri ülkemizi yeniden eski günlere döndürmek isteyenlerle hesaplaşma zeminine dönüşmüştü. 2018 seçimleri darbe teşebbüsünün ve yeni yönetim sistemine geçişimizin ardından girdiğimiz ilk imtihandı. Her mahalli idareler seçimi, her halkoylaması da benzer misyonlara sahipti. İnşallah 2023 seçimleri de hem ülkemizin AK Parti hükümetleri dönemindeki kazanımlarının bir muhasebesi hem de 2023 vizyonumuzun habercisi olarak siyasi tarihimize nakşedilecektir.

Tabii bu seçimlere küresel krizlerin dünyadaki yönetim ve ekonomik sistemini kökünden sarstığı bir dönemde giriyoruz. İlk işareti 2008 küresel finans kriziyle başlayan, salgınla yeni bir merhaleye ulaşan bu büyük sarsıntı, Ukrayna-Rusya savaşıyla güvenlik boyutu da kazındı. Küresel kriz, ülkemizin önüne tehditler yanında önemli fırsatlar da çıkardı. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemize kazandırdığımız demokrasi ve kalkınma altyapısı sayesinde pek çok sınamayı başarıyla verdik. Vesayet düzeniyle ve darbe heveslileriyle mücadele ederek milli iradenin üstünlüğünü tartışmasız bir şekilde tesis ettik.

Ülkemizin asırlık geri kalmışlığını ortadan kaldıracak eser ve hizmetleri her alana teşmil ederek adım adım hayata geçirdik. Eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, tarımdan spora, tüm dış politika, her alanda, milletimizin en üst standartlarda hizmet alabileceği imkanları sağladık. Vatan topraklarının her karışını eserlerimizle donattık. Terör örgütlerinin başını hem sınırlarımız içinde hem sınırlarımız dışında ezerek vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini, istikbal kaygısını ortadan kaldırdık. Kimi küresel dengesizliklerden kimi ülkemize kurulan ekonomik tuzaklardan kaynaklanan dalgalanmalara rağmen milletimizin refah seviyesini geçmişle mukayese edilemeyecek derecede yükselttik.

Kendi güvenliğiyle, kendi yönetimiyle, kendi ekonomisiyle ilgili kararların başka yerlerde verildiği Türkiye’yi sadece vatandaşlarının değil, bölgesindeki tüm kardeşlerinin, dünyadaki tüm mazlumların umudu bir ülke haline getirdik. Şimdi işte tüm bu emeklerin, tüm bu mücadelelerin, tüm bu fedakarlıkların, tüm bu altyapının asıl meyvesini toplayacağımız büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasını tamamlayacağımız bir dönemin eşiğindeyiz. 2023 seçimlerinin öncekilere göre farkı oradan geliyor.

Bu seçim, AK Parti için Tayyip Erdoğan için değil, Türkiye için önemlidir.

Türkiye’nin gelişmekte olan ülke zincirini kırıp dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmesi, 2023’te yapılacak tercihe bağlıdır.

Türkiye’nin gelişmekte olan ülke zincirini kırıp dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girmesi 2023’te yapılacak tercihe bağlıdır. Çünkü bu bizim hedefimiz, bizim hayalimiz, bizim çabamız. Muhalefet tarafının yavrularıyla beraber ülkemize tek taahhüdü, Türkiye’yi 20 yıl öncesine götürmek, yapılmış olan her şeyi mümkünse yıkmak, yıkamadıklarını da devre dışı bırakmaktır. Daha vahimi Kılıçdaroğlu, muhalefet adına yeni ve daha iddialı bir hedef ortaya koydu. Kılıçdaroğlu, ülkeye eser ve hizmet vermeye değil, kavga etmeye geldiğini açıkça söyledi.

Bu zatın bizimle, partimizle, hükümetle ilgili eleştirilerine bakıyor, gerektiğinde hak ettiği cevabı da veriyoruz. Ancak uzunca bir süredir bu zatın söylediklerinin yarısı yalan yarısı yanlış. Mesela dün Meclis’te çıkmış ‘Tayyip Erdoğan, Suriye meselesini Birleşmiş Milletler’de gündeme getirdi mi?’ diye soruyor. Eline diline dursun. Defaatle anlaşılan o ki bu zat hiçbir Birleşmiş Milletler toplantısını takip etmemiş. Tabii bunların gözü var görmez, kulağı var görmez. Çünkü bunların kalpleri mühürlü.

Yine dün çıkmış, ‘Tayyip Erdoğan bu meseleyi Avrupalılarla hiç konuşmadı’ diyor. Avrupa ülkeleriyle bu konuda yüzlerce, belki binlerce görüşme yaptığımızdan, müzakereler yürüttüğümüzden, bize verilip de tutulmayan söyleyip de tutulmayan sözleri yüzlerine vurduğumuzdan muhakkak haberi yok. Gerçi bu adamın neyden haberi var ki?

Kimi mahkeme kararlarıyla ilgili belgelerle, kimi tarafların açık beyanıyla yanlışlığı ispatlanmış iftiraları tekrarlayıp durmak dışında bu zat ne bilir ki? Devlet yönetmek adına bildiği tek şey de hastanelerinde insanların rehin kaldığı, kasasını emekli maaşlarını ödeyemeyecek hale getirdiği SSK Genel Müdürlüğüdür. Sürekli örnek verdiği bürokratik kariyeri ülkemizin en büyük utanç sayfalarından biridir. Bunca yıllık siyasetçiliği döneminde de kendisinin ülkenin ve milletin herhangi bir meselesi hakkında dişe dokunur, sadra şifa olacak herhangi bir tespitine ve teklifine rastlamadık. PKK’sından FETÖ’süne ve DHKP-C’sine kadar pek çok terör örgütüyle ülkemizle ve bölgemizle ilgili alçakça niyetleri olan tüm uluslararası güçlerin maşalığını yaptığının şahidiyiz.

Bu adamı nerede görürsünüz? Ankara’dan İstanbul’a teröristlerle kol kola yürüdüğünü görürsünüz. Yine oralarda çadır kurduğunu görürsünüz. Bu adamı nerede görürsünüz? Bütün bu teröristlere yandaşlarıyla beraber onların cenaze törenine katıldığını görürsünüz. Bu tür bir insandan yalandan talandan başka ne beklenebilir.

Türk siyasetini dizayn etmeye yönelik sinsi bir projenin aparatı olarak geldiği CHP Genel Başkanlığı koltuğunu da bugüne kadar hep aynı amaçla kullanmıştır. Ne söylersek söyleyelim, hangi belgeyi ortaya koyarsak koyalım, kendine verilen göreve uygun şekilde kafasında inşa ettiği dünyada yaşamayı sürdüren bu profilin takdirini ben milletime bırakıyorum. Hiçbir terör örgütüne, hiçbir Türkiye düşmanına kullanmadığı ifadelerle bize saldırmayı siyaset sanan bu zavallı zatın dünkü hezeyanlarına da parti sözcümüz az önce gerekli cevapları zaten verdi.

Bu tablo karşısında kendisinin artık siyasetin değil, bu işin mütehassısı tabiplerin konusu olduğuna karar verip işimize bakıyoruz.

Ancak bu zatın geçtiğimiz haftalarda ifade ettiği ‘Kavga etmeye geliyorum.’ Bu sözü ve bununla bağlantılı olarak dile getirdiği, ‘Ya bana katılın ya önümden çekilin.’ meydan okumasını ben farklı bir yere koyuyorum. Siyasette mücadele anlamında kavga elbette vardır. Bizim 40 yılı aşan siyasi hayatımız hep bununla geçti. Milletimizin ortak değerlerini oluşturan inancımız ve kültürümüz adına ülkemizi kalkındırmak için gerektiğinde yedi düvelle kavga ettik. Milli iradeyi korumak, milletin emanetine sahip çıkmak için gerektiğinde canımız pahasına bir mücadele ortaya koyduk.

Bu FETÖ’cüler kaldığımız yeri gelip bombalamadılar mı? Gelip orada bizim yanımızdaki korumalarımızı şehit etmediler mi? Biz Atatürk Havalimanı’na geldiğimizde on binler oradaydı ama bu Bay Kemal, tankların arasından FETÖ’cülerin desteğiyle çıkıp oradan Bakırköy Belediye Başkanı’nın evine gitti. Bu böyle ürkek, korkak, pısırık, zavallı birisidir. Daha sonra da diyor ki utanmadan, ‘haberim olsaydı ben de beklerdim’ diyor. Orada on binler neyi bekliyor? Sende öyle bir yürek, ciğer yok ki ya. Neyi toparlayacaksın, neyi bekleyeceksin?

Bu yeri geldi vesayet odaklarıyla, yeri geldi terör örgütleriyle kavga ettik. Biz ettik, biz. Sen edemezsin. İşte elhamdülillah göreve geldiğimizden bu yana terörün kökünü kazıdık mı, kazıdık. Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te bütün buralarda kazıdık mı? Elhamdülillah kazıdık. Kazımaya devam ediyor muyuz? Ediyoruz. Sınır içinde, sınır dışında, her şeye rağmen. Başta Amerika olmak üzere, Avrupa’nın değişik ülkeleri binlerce tır dolusu silah, araç, gereç, mühimmat, her şeyi Türkiye’nin içindeki teröristlere gönderdiler. Biz kendileriyle bunun da mücadelesini verdik. Bu silahları kime gönderiyorsunuz? Hani sizin terörle mücadeleniz vardı? Bu terörle, teröristlerle mücadeleyi nerede, kiminle yapıyorsunuz? Biz sizinle NATO’da beraber değil miyiz? Beraberiz. NATO’da beraber olduğunuz Türkiye’ye tehdit oluşturan bu ülkelere siz kalkıp da en ufak bir dirsek gösterdiniz mi? Yok… Onlarla da mücadeleyi sınır boylarında da olsa biz verdik. Hala veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz.

Tabii bunların sözlerine güven olmaz. Bunlar koalisyon güçleri derler, yine bizim için tehdit oluştururlar, bunlar bizim bu işlerle alakamız yok derler tehdit oluştururlar. Ne yazık ki hiçbirine güven olmaz. Öyle de olsa böyle de olsa biz bildiğimiz yoldan sapmadan mücadelemizi sürdüreceğiz.

Gün oldu Türkiye’nin istikbal ve istiklaline kast eden şer güçlerle de kavga ettik. Gün oldu ülkemizin vizyon projelerini engellemeye çalışan bürokratik oligarşiyle de kavga ettik. Gün oldu Türkiye’yi tapulu mülkü görüp insanımıza tepeden bakan, kömürcü, makarnacı diyen milletimizi aşağılayan elitist zihniyetle de kavga ettik. Son olarak da 15 Temmuz gecesi korkaklar televizyon karşısında kahvesini yudumlarken biz milletimizle omuz omuza vererek, Türkiye’yi teslim almaya çalışan hainlerle mücadele ettik.

Millete ve memlekete hizmet yolculuğumuzda sayısız haksızlığa, zorbalığa, hukuk katliamlarına maruz kaldık ama yola çıkarken söylediğimiz gibi kefenimizi giyerek çıktığımız bu kutlu mücadelenin hiçbir safhasında hamdolsun milletin bize sandıkta verdiği emanete gölge düşürmedik. Vatanımızın bekasına, milletimizin huzuruna, insanımızın birlik, beraberlik ve kardeşliğine asla halel getirmedik. Peki, bunlar kiminle kavga etmeye geliyor? CHP’nin geçmişine, bu zatın tıynetine baktığımızda kiminle kavga etmeye geldiği açıkça görünüyor. Bunlar milletle kavga etmeye geliyor. Bunlar milletin hak ve özgürlük kazanımıyla kavga etmeye geliyor. Bunlar ülkeye kazandırdığımız eser ve hizmetleri yerle yeksan etmenin kavgasını vermeye geliyor. Bunlar Türkiye’yi yeniden tek parti faşizmi utancına geri döndürmek, zulmü, yokluğu, yoksulluğu, sefaleti hortlatmak için kavga etmeye geliyor. Bunlar ülkemizin başını bölgesinde ve dünyada eğecek kepazelikler sergilemeye geliyor. Velhasıl bunlar yeniden milletin başına bela olmaya geliyor. Buna izin vermeyeceğiz.

Milletimize sözümüz var. Bunların o yılan dillerinin, riyakar yüzlerinin, sahte söylemlerinin ardındaki gerçek karakterlerini, gerçek niyetlerini göstererek 20 yıldır hep yaptığımız gibi tamamını da Allah’ın izniyle hep birlikte sandığa gömeceğiz.

Muhalefet diye karşımıza dikilenler bizim bir şey yapmamıza kalmadan kendi kendilerini ifşa etmeye başladılar. Masa diye kurdukları 6 benzemez ittifakı, daha seçimleri bile görmeden zangır zangır titremeye, sağından solundan dökülmeye başladı. Daha ortak aday belirleme dirayetini bile gösteremeyenlerin, ülkenin hiçbir kritik meselesinde kararlı tutum ortaya koyamayacaklarını görmek için allame olmaya gerek mi var? Muhalefet diye ortada salınanların ne dediklerine, yaptıklarına bakıyoruz, karşımıza çıkan manzara ise şu: Kimi çıkıyor ülkemizin iftihar vesilesi eserlerine, hizmetlerine sataşıyor, kimi çıkıyor vatandaşlarımızın inanç özgürlüklerine, eğitim ve kıyafet haklarına dil uzatıyor. Ama bunlar cambaz. Sürekli kılık kıyafetle hep savaşmışlardır ama şimdi bakıyorsunuz bunlar vitrin için bazı için bazı siparişler veriyorlar ve bu siparişleri de vitrinlerde sergiliyorlar. Biz sizin en olduğunuzu biliyoruz. Siz bir gün bakarsınız rozet takarsınız öbür gün o hanım kardeşimizin rozetini söker alırsınız. Siz busunuz.

Kimi çıkıyor sığınmacı düşmanlığı üzerinden insani tüm değerleri ayaklar altına alan nefret suçları işliyor, kimi çıkıyor artık gizleyemediği kibriyle, nobranlığıyla, hırsıyla herkesi ötekileştiriyor, herkese parmak sallıyor. Kimi çıkıyor kifayetsizliğini, kabiliyetsizliğini, zihninin ve kalbinin boşluğunu başkalarına suç atarak gizlemeye çalışıyor. Kimi çıkıyor siyasi ve ekonomik krizlerin ateşiyle yanan dünyada ülkemizin verdiği mücadeleye köstek oluyor. Kimi çıkıyor mumu yatsıya kadar yanmayan tiyatrovari gösterilerle sahte gündemler oluşturma peşine düşüyor.

Kardeşlerim, bakın tekrar söylüyorum. Ülkemizde şu anda muhacir olarak bulunan bu insanları biz ne Bay Kemal’in dedikleriyle ne onun yandaşlarının dedikleriyle bu ülkeden, bu görevde olduğumuz sürece geri itmeyiz, ötelemeyiz. Bay Kemal, senin dün söylediğin bugün yoktur. Ama biz farklı bir medeniyetten geliyoruz. Ve bu medeniyette muhacirlik var, ensarlık var. Biz o muhacir ve ensar kültürünü bilerek yetiştik. Onun için de biz şu anda adeta ölümden ölüm beğen diyenlerin kovduğu ve ülkelerinden kaçıp bize sığınan bu kardeşlerimize kapılarımızı nasıl açtıysak bundan sonra da yine aynı şekilde korumaya devam edeceğiz.

Şunu özellikle vurguluyorum. Bu kardeşlerimizden kendi tasarruflarıyla, kendi inisiyatifleriyle geri dönmek isteyenler olduğu zaman zaten onlar geri döneceklerdir. Ama biz asla onları Boraltan Köprüsünde olduğu gibi silahla, silah dayayarak düşmana teslim etmeyiz Bay Kemal, bunu böyle bilesin.

Boraltan Köprüsünde ne demişti o kardeşlerimiz o zaman? “Siz bizi bu Ermenilere teslim etmeseydiniz de bizi siz öldürseydiniz” demişlerdi. Bunların farkı var mı? Aynı zihniyet. Şimdi de bunlar yine aynısını yapıyorlar. Biz görevde olduğumuz sürece Bay Kemal, yandaşların da dahil hepinize birden sesleniyorum. Allah’ın izniyle siz bu kardeşlerimizi bu ülkeden geri gönderemeyeceksiniz. Şu an itibarıyla da bunu öğrenen, bunu bilen, bunu duyan gerek Suriyeli gerek Iraklı gerek Afgan hepsi, bir gönül huzuru içerisine giriyorlar. Neden? Çünkü onlar ülkelerinden kaçışları, Türkiye’ye gelişleri, hepsi sadece bir sığınmadır. Bizler, bu muhacir kardeşlerimize ensar görevini yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz.

0 0 0 0 0 0
YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Sıradaki haber:

Seçimlere katılabilecek parti sayısı 27’ye yükseldi

HIZLI YORUM YAP

0 0 0 0 0 0