38,1861$% 0.55
43,6100€% 0.33
50,8411£% 0.27
4.083,81%0,54
6.725,00%0,21
3214662฿%-0.06144
13 Mayıs 2023 Cumartesi
İnsan, Şehir ve Plan
Öncelikle geçtiğimiz günlerde yaşanan elim deprem afeti sebebiyle rahmet-i rahmana iltica edenlere Allah’tan rahmet, tedavisi süren hastalara acil şifalar dilerim. Ülkemizin başı sağ olsun.
Özellikle Anadolu’nun yüzlerce yıllık tarihi boyunca şekillenmiş şehirler, tarihî dokusu ve kültürel yapıtlarıyla bizlere bu coğrafyanın emanetidir. Şairlere ilham veren, şiirlerle nakşolunan naif ruhları olan şehirlere sahip Anadolu ve Mezopotamya coğrafyası masa başında cetvelle çizilemeyecek, bir siyasi iradeye ve bir mimara salt olarak teslim edilemeyecek bir miras, her bir şehir hikâyesi devam eden bir olgu, destansı birer hikâyedir. Bu yaşayan şehirlere sahip değil; bugününe şahit sorumlular olduğumuz bilinciyle mekân ve insan denklemini iyi planlanmalı, aziz hatıralara ve hazreti insana layık mekânsal planlarımızı hazırlamalıyız.
Yaşadığımız acı tecrübe göstermiştir ki doğanın kendi ekosistemi ve yerkürenin gerçeklerini göz ardı eden planlar ile inşa edilen mekânlar üzerinde yaşayan insanlar için toplu bir mezardan farkı yoktur.
Toprağın, suyun ekosistemi, yer kürenin varoluşsal gerçekleri bireyler ve yönetim erkini elinde bulunduran muktedirleri bağlayan kadim evrensel yasalar olarak önümüzde durmaktadır.
Şehirleri inşa ederken ruhunu inciten modern beton kalıplarla tek tip birer beton yığınlarına çevirmeden şehirlerin kimliklerine, tarihine ihanet etmeden ihya ve inşa edilmelidir.
Planlama sürecine merkezi ve yerel yönetsel seçilmişlerle, tarihçiler, mimarlar, mühendisler, sosyologlar, psikologlar, sivil inisiyatifler, şehirlerin tarihsel şahitlikleri ve misyonları sebebiyle teologlar dâhil edilmelidir.
Yeniden inşaya mahkûm şehirlerin mekânsal ve sosyolojik planlama süreçleri eş güdümlü olarak şehirlerin tarihî ruhuna uygun, insan ve mekâna dokunarak planlanmalıdır.
Üstat Mimar Turgut Cansever hocamızın dediği gibi “Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz; ihmal ettiğiniz nesil, imar ettiğiniz şehri tahrip eder” bu bağlamda mekân ve insan denklemi planlanmış, sosyolojik, psikolojik ve eğitimsel yatırımlara mazhar olmuş şehirlerin çocukları şehirlerine, komşusuna ve aziz hatıralarına ihanet etmez, edemez.
Ezcümle yüzyılın afeti olarak nitelendirilen depremin yaraları sarılırken yeniden inşa planları, salt birer inşaat projeleri olarak değil insan merkezli yaşamsal alanlar, neslin ihyasına vesile mekânsal alanlar ve asırlar ötesinden emanet tarihiyle bütüncül olarak, toprağın, suyun ekosistemi ve yer kürenin varoluşsal gerçekleriyle yeniden ihya ve inşa edilmelidir.