Yüzde Elli Artı Bir Oy

%50+1 oydan kaygı ve çekincesi olan taraf biz değiliz.

Bu oy oranına ulaşmayı tarihlerinde göremeyecekler endişe duysun!

Sn. Cumhurbaşkanı’mızın böyle bir endişesi hiçbir zaman olmadı, olmayacaktır.

Sn. Şamil Tayyar ‘ın başlattığı tartışma esasında kimin faydasına?

Bu tartışmayı bu saatte açmanın hiçbir anlamı olmaz.

Sadece muhalefete “Korkuyorlar” söylemi tesis eder.

Neden böyle bir tartışma ortaya atıldı?

• Kişisel bir hesaplaşma mı?

• İçerideki yanlışlıkların yüze vurumu mu?

İki türlü değerlendirme yapmak mümkün görünüyor.

Bu tartışmayı başlatan ana sebep, Sn. Şamil Tayyar’ın beklentide olduğu ve karşılık bulamadığı isteklerinin müsebbibi olarak şahsi hırslarına yenilmesi neticesinde başlattığı tartışma olabilir.

Ya da hasbi kanaatinin neticesinde Sn. Cumhurbaşkanı’na bu sistemi önerenlerin hata yaptırdığını söyleme isteği de olabilir.

İki gerekçe de bu tartışmanın başlatılma zamanı açısından yanlışlarla dolu.

Sn. Şamil Tayyar bulunduğu MKYK üyeliği makamını yeterli görmüyor olabilir.

Yeni ve daha etkin vazifeler beklediğinden şüphem yok.

Dikkat çekmek ve kendi varlığını hatırlatmak için böyle bir açıklama yaptıysa şayet:

Zaman, o zaman değil.

Külliye ’den yapılan açıklama ise yanlış açıklamaya doğru bir tespit değil.

O, karşılık şekli ve tarzı ile yanlışlar barındırıyor.

Usul ve üslup bu olmamalı.

Sn. Şamil Tayyar’ın MKYK üyesi olması hasebiyle, sosyal medya aracılığı ile muhalif kanat diliyle cevap verip açıklama yapması Sn. Mehmet Uçum’ a yakışmamıştır.

Ayrıca toplum önünde verilmesi gereken bir cevap lazımsa bunu yine siyasi bir kimlik vermeliydi.

Yani Şamil Bey, yanlış zamanda yanlış açıklama yapmış olsa da cevap mercii Mehmet Uçum olmamalı.

Bu, teşkilat davranışlarına uygun bir tavır değil.

Bu konunun cevabını, Akparti Siyasi ve Hukuki İşler Başkanlığı yapmalıydı.

Bu tartışmanın bizlere zarar verdiği başka vaziyetler de var.

Evet sistemsel olarak Külliye ve Akparti organları arasında bir erk kavgası olduğu hissiyatı veriyor.

Bu doğru olmamalı.

Vaziyetten nemalanmak isteyen muhalefete çok malzeme veriliyor.

Sadece bunlar değil tabii!

Şu ana kadar benim hatırladığım, üç ayrı zamanda yapılan büyük iletişim hatalarının yapılmasının bedelini hala kimse üstlenmiş değil.

Ya da bu hatalara bir ceza kesilmiş değil.

Medya dünyasında öne çıkarılmış ve teşkilatların dahi benimsemediği isimlerin hala bazı makamlara atanmaları da oldukça sıkıntılı görünüyor gözüme.

Vazife ve mesuliyet sahibi görevlilerin ara sıra tefekkür etmeleri şart ama bu erdem kimsede yok.

Bazen varlıklarının sisteme ne kadar ağır yük bindirdiğini fark edip, Sn. Cumhurbaşkanı’mıza sevgi ve bağlılıklarının ispatı olarak “geri durmalıyım” diyene denk gelemiyoruz.

Sn. Cumhurbaşkanı’mızın vicdanıyla toplum arasında ezilenlerin artık kendilerini geri çekme zamanı gelmedi mi?

Zarar vere vere bir davaya hizmet edemezsiniz!

Sn. Meral Akşener’e not:

Tiyatro sahnelemeleri gibi yaptırdığınız oyunları görüyoruz.

Siyasetinize dini figürler eklediğinizi görüyoruz.

Kopyala yapıştır sloganlarınızı görüyoruz.

Akparti eskisi ajansın ürettiği imaj çalışmalarını görüyoruz.

Gündemi değiştirmeye çalıştığınızın farkındayız.

Lütfi Türkkan konusu ve şehidimizin bacısına edilen küfrü unutturamayacaksınız!

Her fırsatta gündeme alacağız.

Sn. Kılıçtaroğlu’na not:

Kendini aday olacağım diye kandırmadığının farkındayız.

Zaten sen de olamayacağını biliyorsun!

Tüm hazırlığın yine Abdullah Gül!

Onu çatı aday yapabilmek için kendini ortaya attığını görüyoruz.

Sana verilen talimatın “Sn. Cumhurbaşkanı’mızın mağlubiyetinin, ona yakın bir geçmişten gelen biriyle sağlanabileceği” olduğunu biliyoruz.

“Istanbul’da bunu denedik, başardık” diye kulağınızı çınlatanlar sizi, Abdullah Gül ile bunun sağlanacağına ikna ediyor, farkındayız!

Selam ve dua ile…