Milli Selamet Davası

Milli Selamet Davası

Cennet Mekan Abdulhamid Han’ı halederek tahttan indiren Pakarat Ermeni ve Yahudiler,

Osmanlı’dan almaya doyamadıkları intikamlarını, bin cephede kazanan ama masada kaybettirilen topraklarımızdan sonra Anadolu’da yakılan ateşle kurulan Türkiye Cumhuriyeti devletinden almaya devam ediyorlar.

Mustafa Kemal Atatürk’ün zehirlenerek öldürülmesinin ertesi günü başlar genç Cumhuriyetimize saldırılar. Atatürk maskesi takıp, onu severken ihanet edenlere DEVLET yönettirilirken, Abdülhamid Han’ı sevenlere Mustafa Kemal’e yüz yıl küfrettirildiler.

Yakubi Yahudi bakiyelere verdikleri emirle, Adnan Menderes’i astıranların asıl derdi Türk Milletinden asırlardır alınması gereken intikamdı. Hesap her zaman Aziz Türk milletine ödetilir. 1960 darbesiyle temelini attıkları, 1980 darbesiyle şartlarını olgunlaştırdıkları “Kürt Sorunu” ile Kürt kardeşlerimizle aramıza nifak sokanda aynı etnik bakiyelerin intikam planlarıydı.

İçimizde barındırdıkları asker, siyasi, bürokratlar eliyle içten içe çürüttüler bizi. 40 yıllık bitirilemeyen terörün hesabı da Aziz Türk milletine ödetilmeye devam ediyor.

Şehit Türk milleti…

Gazi Türk milleti…

Mağdur Türk milleti…

Acı Türk milletine…

Çile Türk milletine…

Yetmedi elbette!

Kürt kardeşlerimizin başına her türünden, her mezhebinden Yahudi’yi lider, önder diye yerleştirdiler.

Her türünden Yahudi’yi, Seyyid, Molla ve Şeyh unvanlarıyla Tarikat ve Cemaatlerin başlarına bağdaş kurdurdular.

Manevi değerleri yüksek gençlerimizi bu sapkınların yollarına revan ettiler.

Nesillerimizi kaybettik, ruhları ve maneviyatları çalındı.

Yıllar boyu sürecek bu intikam günlerinde Türk milletine, maddi faturalar ve maneviyatı içinden sökülmüş, kalpsiz ve ruhsuz bir nesil kaldı!

Fatura yine bize!

1980 darbesinde, gariban Anadolu gençliğini önce sokaklarda, sonra yağlı urganlarda sallandırıp yine bir nesli koparanlar, dünyadan hesap vermeden gittiler, hesabı yine Türk milleti ödedi.

Amerika’nın atadığı yöneticiler eliyle Türk milletine umut diye yutturulan siyasiler eliyle ülke hortumlandı, fatura yine Türk milletine!

İlkokuldan terk fırlatılmış bir pakarat Yahudi’sini Türk milletine Büyük İmam, Kutsal din adamı diye tanıtıp, besleyip büyüttüler, Türk dünyasının hamisi ve emanetçisi ilan ettiler, Sivil toplumu, bürokrasiyi, medyayı, siyaseti ve ticareti bu şeytana emanet ettiler, 50 yıllık bu yapılanmanın bedelini yine Türk milletine ödettiler.

İşlemediği tüm suçların, yapmadığı yanlışların bedelini bu kadar ağır ödeyen başka bir millet yoktur yeryüzünde.

Kabahati kendimizde arama vakti gelmedi mi hala!

Maraba, köylü, seçmen, okumuş ama cahil, okumamış cahil, parti üyesi veya değil gibi sınıflandırmaların bizlere yapıldığı bu sisteme;

“BİZ HER FERDİ VE KIYMETİYLE ANADOLU AHALİSİYİZ” ,

Kıymetimizi biz belirleriz!

Son sözü biz söyleriz!

100 yıllık yorgunluğun uykusundan uyanıyoruz, biz Türk milletiyiz ve varız!

Bundan sonra bedel ödeyen değil, hesap soran olacağız demenin vakti gelmiştir.

Tarihe kendi notlarımızı yeniden yazma vaktimiz gelmiştir.

Ecdadın miras ve vasiyetine sarılma vaktimiz gelmiştir.

İçimize bıraktıkları etnik bakiyelerini temizleyip atma vaktimiz gelmiştir.

İşbirlikçi ve taklitçi tüm unsurları yok etme vakti gelmiştir.

Maneviyatımıza ve adil düzene dönüş vakti gelmiştir.

Merhum Cennet Mekan Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocamızın şu konuşmasını yeniden hatırlama ve hatırlatma mesuliyetiyle yazımı tamamlamak istiyorum:

“Milli Selameti bilmek için mutlaka tarihimizi yakından tanımak mecburiyetindeyiz. Milli selametin temsil ettiği davanın büyüklüğünü anlamak için şu söyleyeceklerime dikkat ediniz!

Herhangi bir kimse “Malazgirt’te Sultan Alparsan olup inanışının şahlanışını yaşamadan,

Kosova ve Niğbolu’da kılıç olup parlamadan, Sultan Muhammed Fatih olup atını denize sürmeden, Kanuni olup Şanlı Türk ordusunu Avrupa’nın derinliklerine sürmeden, Seyyid Çavuş olup Çanakkale’de 250 kg mermiyi “Ya Allah” deyip namluya sürmeden,

Kıbrısta düşman tahkimatının altından geçmeden, Milli selametin hakiki manasını ve ne olduğunu anlayamaz.”

Ruhu şad olsun.

Selam ve dua ile…