❝MAHŞERİ VİCDAN ŞAHİT OLSUN❞

1

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

MAHŞERİ VİCDAN ŞAHİT OLSUN…

Dünyayı yöneten egemen liderlerin ortak güzellemesine mazhar olmayı görmek;
Tarihimize, yaşadığımız coğrafyaya, yaradılış rolümüze, bu toprakların vicdanına, şehidlerin kanları ile sulanmış toprağımıza ihanettir.

Bunun adına her kim “Diplomatik Zafer” adını koyuyorsa, el öpecekleri çok demektir.

Asırlarca savaştığımız kafirlerin safında yer almanın adına bu tanımı vermek, Aziz Türk milletinin destansı tarihine, ecdadın liderlerine, ecdada yön ve çizelge belirleyen fakih ve Allah dostlarına ve en önemlisi Mehmed’e ihanet değil mi sizce de?

Nato denilen haçlı birliğini güçlendirmeye yönelik atılacak her adımın ruha sekte, ikbale set, akla ziyan görmenin dayanılmaz acısı içerisindeyim.

Ruhsatın sahibine yaptığım isyandır bu benim!

Tarih şahit olsun!
Mazlum milletler şahit olsun!
Mahşeri vicdan şahit olsun!
Bize onlardan yoldaş olmaz…

Basit, kifayetsiz, savaşma kültürü olmayan 2 devlet üzerinden başlatılan Haçlı tuzağına yeniden düşürüldük.

Amerika Birleşik Devletleri’nin bu 2 ülkeyi gerçekten Nato’ya almak gibi bir misyonu mu var sanıyorsunuz?

Bu yetersiz niteliklerine rağmen bu haçlı kulübüne katkıları mı olacak sanıyorsunuz?

Amerika Birleşik Devletlerini yöneten küresel unsurların tuzağına düştük yeniden!

Yapılan güzellemelerin asıl sebebini anlamalıyız.

Bize Nato içinde dayatılan rolün ne olduğunu bilmiyorlar mı bizim ruhsat sahiplerimiz?

İspanya görüşmelerinin özet sonuç metnini yorumlarsak, tuzağın ne olduğunu anlayacağız;

• Ukrayna’ya yardımlar artırılarak devam edecek.
• Krizi önlemek için Rusya engeline karşı ortak pozisyon alınacak.
• Dünya’nın tek düşmanı doğu bloku yani Rusya ve Çin’dir. Bunlarla ortak mücadeye devam edilecek.
• Nato dünya barışının teminatıdır.
• Nato büyüyecek, caydırıcılığı artırılacak, güçlendirilecek.
• Batı ve doğu sınırlarımıza yoğun yığınaklar yapılacak.
• Bu hedeflerin nihayeti, Türkiye topraklarına kurulan tuzaklarla dolu. Batı’dan Doğu’ya bizi kuşatmanın farklı bir yol haritası bu!

Nato üzerinden bu planlar yapılırken ortada görülmeyen bir baş şeytan daha var!

“İsrail” ise Mescid-i Aksa’nın minaresinden avuçlarını ovuşturarak, programlanan yeni dünya düzeninin keyfini çıkarıyor.

Böyle bir nizamda Müslüman Türk devletinin ne işi olabilir?

“Diplomatik zafer” diye bize yutturulan, asırlarca savaştığımız haçlılar ile, siyonist devletler ve onların hamiliğini yapan küreselcilerle ittifak etmek midir?

Anlamakta, idrak etmekte zorlandığım en temel husus bu!

Zamanın konjenktrüne, yöneticilerin zihniyetine atıfta bulunarak, Nato denilen şeytani haçlı kulübünün bir üyesi olmamızı anlamak için ömür tüketirken, inanç değerlerine, gelecek mefkurelerine inandığımızı düşündüğüm bu dönemin yöneticilerini anlamaya çalışmanın ve bununla yaşamanın büyük ızdırabı içerisindeyim.

İsveç-Finlandiya veya o coğrafyadaki kıymetsiz ve politikalarının hiçbir karşılığı olmayan ülkelerin pozisyonları için pazarlık masalarından, diplomatik zafer devşirmenin, oturduğun masanın “temsili manasını” örtbas ettiğini sanmak nasıl bir ruhsuzluktur!

Dünya’nın realitesini anlamadan bu yorumları yapıyorsun diyecek bir çok analist olacak elbette…seslerini duyar gibiyim!

Onlara cevabım elbette “Evet”…

Ben sizlerin gördüğü, anladığı ve sindirdiği o dünyadan değilim.

Size dayatılan, “güç” dengesinin varlığını bilsem de, ben o kör kuyuda olmayacağım.

Vatan diyeceğim.
Bayrak diyeceğim
Yaşasın Türkiye ve tüm mazlum coğrafyaların milletleri diyeceğim.

Devleti kendiniz modelleyerek bir yere varacağınızı sanıyorsanız! yanılırsınız…

Bu devletin 2500 yıllık kadim anlayışından uzaklaşırsanız! kaybolursunuz…

Anadolu ahalisinden ve ruhundan uzaklaşırsanız! tarih olursunuz…

Muhalefet devşirildi, hal edildi!
Ruhsat sahiplerine sözümüz millet adına şudur ki; siyasi ikbal peşinde olmadan, ruhunuza, mayanıza, özünüze dönün!

Selam ve dua ile…